Ebeveynlerin Kaygısı çocuklara zarar verir mi?

  • Anasayfa
  • Ebeveynlerin Kaygısı çocuklara zarar verir mi?
Ebeveynlerin Kaygısı çocuklara zarar verir mi?

Ebeveynlerin Kaygısı çocuklara zarar verir mi?

Çocuklarda son zamanlarda en sık rastladığım sorun kaygı ile baş etme sorunu. Çocuğun baş edemediği kaygılar çocuğu rahatsız ediyor. Bu durum aileleri oldukça endişelendirmektedir. Çocuk hayatındaki kaygı ile nasıl baş edebilir noktasında bir çok ebeveynin çevresinde maalesef çok fazla bilgi kirliliği var. Çocuğunuza şöyle yaklaş, çocuğunla şunu yap diyen bir çok kişi olunca haliyle ebeveynlerde kaçırdıkları bir tren olduğunu düşünüyor.

Buz dağın görünen kısım çocuğun kaygıları ile sorunları. Peki görünmeyen kısmı ne olacak. Sorunun büyük kısmındaki köken çözülmeden çocuğa kaygısıyla baş etmesinde nasıl yardımcı olacağız. İşte buzdağın görünmeyen kısmı ebeveynlerin kaygıları. Çocukları hakkında o kadar çok yüklenmeler yapılıyor ki çocuğun omuzlarında kaldıramayacağı kaygılar ve stresler oluşuyor. Çocuğun gelişim evresini bilmeden yüklenmeler altında çocuklar ezilmekte.


Bireyin gelişim evreleri nedir? Sadece tek bir gelişim evresi mi? İnsan çok yönlü dinamik sosyal ilişkileri olan bir organizmadır. Bireyin yaşam uyumu ve gelişim evresini anlamak için 120 farklı kişilik kuramları bulunmaktadır. Bu kuramların hepsi de tek bir tarafa bakan, farklı yönlerden insanı anlamaya çalışan farklı perspektiflere sahip bakış açıları.


Birey sosyal evresi geliştikçe ve farklılaştıkça düşünceleri, duygusal tepkileri, davranışlara gelişir ve farklılaşır. Çocuğun ilk sosyal çevresi anne ve babasıdır. Sonra kardeşleri, akrabaları, diğer çocuklar, okul arkadaşları, iş arkadaşları diyerek giden sosyal çevresi gelişen ve büyüyen bir hayatı genişler. Bireyin ilk başta bireysel ve varoluşsal kaygıları sosyalleşmeyle beraber sosyal kaygısı da eşlik eder. İşte burada sosyal çevreye ayak uyduramamaya başlar.

Bireyin yaşamında sosyal çevresi ona bir bilinçdışı algı yükler. Camları sağlam olan bir yerde cam kıramazsın, camları kırık bir yerde cam kırmanın ayıp olmadığını düşünün. Eğer çocuğun kaygıları varsa önce ebeveynlerinin çocuğu hakkında endişelenmelere, korkulara, tedirgin olduğu konulara odaklanılmalıdır. Bataklığı kurutmadan sivrisinek sorununu tamamen çözemezsiniz.


Ebeveynlerin genel tutumları çocuğunun hata yapmaması, kendi yaşamındaki süreci ile çocuğunun yaşam sürecini özdeşleştirmeleri, aşırı koruyucu tutumlar, çocuğun mükemmel olma isteği çocuğun yaşamındaki bireysek kaygılarının üstüne yüklenen kaygılardır. Ne olur ki demeyin. Kaygı, insanı hayatta tutmayı destekleyecek bir duygudur. Ama fazlası insana zarar veren bir duygu haline geliyor.


Çocuk bu duyguyu yani kaygısını bastırdığında, çözemediğinde bir sonraki yaşam evresine atıyor. Bir sonraki varoluşsal kaygı ile birleşerek bireyin anda kalmasını engelliyor. Sonuç sürekli geçmişi düşünen veya geleceğini hep tedirginlikle tasarlayan bir insan haline geliyor. Peki ebeveynlerin kaygısı nerede? O hep kapalı bir kutuda bireyin kendisi ile barışmasını engelleyecek bir kapalı kutuda.


Ebeveynlerin komşu çocuğu, akrabasıyla, sınıf veya okuldaki diğer çocukların durumu ile karşılaştırıcı örnekler vermesi aslında çocuğun sessiz yardım çığlığını bastırmasını sağlıyor. Ebeveynin kaygısı ne? Kendi çocuğunun da o çocuklar gibi istediği ve gördüğü yönden gelişmesi. Kendisi gibi olmaması. Onunda ebeveynin kendisine yaptığı gibi bastırılmış duygularını çocuğuna aktarması. Maalesef ebeveynimiz bunun farkında değil. Bu sefer her ikisi de kaygısıyla baş edemediğinden dolayı gerilimlerini birbirine yansıtıyorlar. Vee çatışma, kavga ve anlaşmazlıklar kaçınılmaz oluyor.


Gelin istediğimiz şeyin bir olaya veya kişi yaşamına bağımsız olarak düşünelim. Hayal edin. Hayalinizin temeli çocuğun başarılı olması, çocuğun kaygıları ile kendisi baş ederek özgüvenli olması, mutlu diyalogların olduğu bir dünya hayal edin. Bu hayalinizin gerçekleşmesi için neye ihtiyaç duyuyorsunuz. Öncelikle ebeveynlerin kendi ile barışık olması, çocuğun gelişim evrelerini bilmek, ebeveynler arasında güvenli bağlanmaların çocuğa yansımaları, kaygıları ile baş edebilen anne ve babaya ihtiyacımız var.


Düşünsenize ebeveynler kendi kaygıları ile baş edebilen, duygularını güvenli bir şekilde yaşayabilen kişilerin çocukları kendine olan özgüveni, kişiler arası iletişimlerinin nasıl bir boyutta olduğunu. Çocuklarının yaşam dönemlerine uygun sorumluluk vermek kaygıları ile baş etmesinde olumlu gelişmesinde yardımcı olmaktadır.


Çocuğun kaygısıyla ve duygularıyla baş etmesinde dikkat süreci doğrudan ilişkili olmaktadır. Çünkü çocuğun belirsiz bir durumu zihninde varken, kendisini oyuna ve oyuncaklara yönlendirememektedir. Çocukların aile yaşamındaki kaygılı ve gerilimli bir dinamik varsa dikkat dağınıklığı ve olumsuz benlik algısı ile dikkatini kendine yönlendirememektedir. Çocuğun oyuncaklarla vakit geçirmesi, oyuncaklarla oyun oynama süresi, bir başka oyuncağa geçiş süresi dikkatin yoğunluğunu göstermektedir. Kaygı yaşayan çocuklar oyuncaklara karşı ilgisiz davrandıkları, parmak emme veya etrafa tedirgin bakma oranları daha çok görülmektedir.



Çocuğun varoluşsal kaygılarından hariç durumsal bağlamlara ilişkin kaygılarını en aza indirgemek için çocukla vakit geçirilmelidir. Çocuğun merkezde bulunan oyun kurgulamasına müsaade edilmeli ve kurgulanan oyun algısı desteklenmelidir. Ebeveynlerin kendi arasındaki ilişkiler ben dili kullanılarak duygusal yansıtmalar yapılmalıdır. Çocuk ebeveynlerin arasındaki ilişkiye göre kendisine ve çevresine aynı şekilde yapmaya başlayacaktır.

Çocuğun varoluşsal kaygılarında yanında bulunduğunuzu hissettirilmelidir. Yalan söylemeden dürüst bir şekilde bireyin yaşam sürecindeki değişimlerden bahsedilmelidir. Çocuğun büyüme dinamiğinden bahsederek ‘’ bebekken dişi yoktu şuan senin dişlerin var, bebekken bacakların kısa olduğu için yürümezdin şuan uzun olduğu için yürüyüp koşabiliyorsun’’ şeklinde dinamik ve şimdiki zamana odaklanmasına yardımcı olunmalıdır.

Aşırı koruyucu ve tutucu ebeveynler çocuklarının mükemmel olmasını istemesinden kaynaklı çocuğun kaygısını artırmaktadır. Çocuğun merak ve keşif duyguları farkında olmadan bastırılan duygular ortaya çıkmaktadır. Çocuk kendisini kapalı bir kutuda, kıskaçta hissederek ebeveynden ayrılma anksiyetesinin başlangıcı olmaktadır. Herkesin hata yapabilir durumunu bilmek, özgüvenini artıracak yansıtmalar yapmak olumlu bir yönelim oluşturacaktır. Bunu yapabilirsin, yaparken hata yapabilirsin, buna öğrenme denir. Ben senin her zaman yanında olacağım demeniz çocuğun kendisine güvenmesini destekleyecektir.



Çocuğun iki tane duymak istediği sihirli kelime vardır. Seviyorum ve Güveniyorum. Çocuğun yaşam sürecindeki ebeveynlerinden almak istediği duygular olarak tanımlayabiliriz. Onay alma, kabul görme, sevgi alma ihtiyaçlarını karşılamak için bunları ebeveynden almak isterler. Çocuğunuzun ihtiyaçlarını görmezden geldiğinizde çocuklarda tıpkı sünger gibi kendi haklarında bu şekilde öğrenecektir.

 

Başka günlerde görüşmek üzere

 

Akıl Küpü Kreş ve Gündüzbakımevi  Rehberlik Servisi

Psikolojik Danışman Ökkeş GÜMÜŞOLUK

0532 136 50 64